|
Diğer arkadaşlardan biri, sanırım Yüzbaşı Cavitt idi, on santimetrekare boyunda metale benzeyen bir kutu buldu. Bunu açmak için be bir yol yoktu ve bir ekipman paketine benzemediğinden (çok hafifti), enkaz döküntüsünün geri kalanının içine, fırlattık. Kutuya daha sonra ne olduğunu bilmiyorum & ama o da Fort Worth 'e götürdüğümüz tüm malzemenin arasındaydı. Döküntülere baktığımda ilk izlenimim, bunun, birçoğunun parşömene benziyor oluşuydu. Üstünde, anlayamadığımız için hiyeroglif dediğimiz semboller vardı. Okunamıyordu, sembollere benziyorlardı, bir şey bir şeyi anlatıyordu ve hepsi de aynı değildi ama aynı genel desene sahiptiler diyebiliriz. Pembe ve mor renkteydiler Sanki malzemenin üstüne boyanmışlardı. Bu küçük numaralar kırılmıyor, yanmıyordu. Hatta çakmağımı çıkarıp parşömene ve balsa tahtasına benzeyen bu malzemeyi yakmaya çalıştım ama yanmadı, tütmedi bile. Ama çok daha şaşırtıcı olan şey, üsse getirdiğimiz metal parçalarının çok ince, sigara paketlerindeki alüminyum kağıtlar gibi hafif ve ince olmasıydı. Buna ilk başta dikkat etmemiştim ama çocuklardan biri gelip, 'Oradaki metalleri biliyor musunuz? Bükmeye çalıştım ama bükülmedi. Hatta çekiçle bile vurdum. Üstünde bir çizik bile yapamadım dedi. Söz konusu metal parça 70 santim boyunda ve belki de otuz santim enindeydi. O kadar hafifti ki neredeyse yok gibiydi, gerçekten de tüm metaller getirilip tartıldığında pek bir şey tutmadı... o kadar inceydi. Ben de malzemeyi bükmeyi denedim. Hepimiz bükmek için elimizden geleni yaptık. Bükülmüyordu, yırtamıyor veya kesemiyorsunuz da. Sekiz kiloluk bir balyozla bir çentik yapmayı bile denedik ama nafile. Bütün o şeylerin ne olduğu benim için hâlâ bir gizem. Bakın bükmek derken, kırışık oluşturmaktan söz ediyorum. Malzemeyi öne arkaya bükmek hatta biraz kırıştırmak mümkündü ama kalıcı bir kırışıklık veya çentik oluşturamıyordunuz. Neredeyse plâstik özelliği taşıyan bir metal diyeceğim geliyor. Arkadaşlardan biri bazı parçaları biraraya getirmeyi denedi ama bu, nesnenin kendisine ait şekil hakkında genel bir fikir edinmek için yeterli değildi. Her ne idiyse, büyüktü."
- ROSWELL'E DÜŞEN UÇANDAİRE'NİN İÇİNDEN ÇIKARILAN VARLIKLARA YAPILAN OTOPSİ SONUCU ŞU PATOLOJİK BULGULAR ORTAYA ÇIKARILMIŞTIR -
1. Dünya dışı varlıkların boyu; 1 - 1,40 cm arasında değişiyor. En uzun olanları, en fazla 1,50 m civarındadır. Kiloları ise yaklaşık 20 - 30 arasında değişmektedir.
2. Dünya dışı varlıkların kafası, insan kafası görünümünde olsa da, bedene kıyasla çok büyük.
3. Gözleri, normal insan gözünden çok daha büyük, tamamen gözbebeğinden oluşuyormuş gibi simsiyah, birbirlerinden ayrı veya çukura kaçmış görünümde. "Doğulu'ların gözleri gibi.
4. Kulakları, bizimkilere oranla daha dar ve kafaya daha yapışık adeta bir yarık gibi.
5. Burun, dikkati çekmeyecek kadar küçük ve belirsiz.
6. Ağız ya düz, kısa bir çizgi veya yarık biçiminde.
7. Boyun, son derece ince.
8. Dünya dışı varlıkların saçı yok, bedenlerinde ise tüy bulunmuyor.
9. Gövde, zayıf ve küçük olarak tarif ediliyor. Genellikle bedene yapışan bir üniforma içinde görülüyor. Karınlarında göbek deliği olmadığı görülmüştür.
10. Kollar, son derece ince ve uzun. Bazen dizlere kadar inen kolların ve ayakların inceliği, dünya dışı varlıklara neredeyse böceğe benzer bir görünüm veriyor.
11. Ellerinde dört parmak var. Baş parmakları yok. Eldeki iki parmak, diğerlerine göre daha uzun. Bazı anlatılarda tırnak olduğu da söyleniyor. Yapılan üç gözlemde parmaklarının arasında hafif bir perde olduğu da görülmüş. Diğer raporlarda dörtten az parmak olduğu da söyleniyor.
12. Bacaklar kısa ve ince. Anlatılan bir ayak tipinde hiç tırnak olmadığı söyleniyor. Gözlemcilerin çoğu, ayakların örtülü olduklarını anlatıyorlar. Bir kaynağa göre ayak, orangutanınkine benziyor.
13. Tenlerinin rengi tanımlamalara göre değişiyor: bej, güneş yanığı, kahverengi, gri pembe veya loş ışıklar altında maviye kaçan gri. Ama YEŞİL değil.
14. Dişlerinin olup olmadığı bilinmiyor. (Ağız çukuru karanlık olduğu için dişe benzer bir şey görünmüyor. 15. Belirgin bir üreme organları yok. Belki de bildiğimiz üreme yöntemlerini kullanmıyorlar.
16. Dünya Dışı Varlıklarla temas kuranların tanıklıklarına göre dünya dışı varlıklar, neredeyse tek bir kalıptan dökülmüşçesine birbirlerine benziyorlar.
17. Beyin kapasiteleri hakkında bilgi yok.
18. Bedenleri içinde bir sıvı var ama bizim bildiğimiz kana benzemiyor.
19. Katı ve sıvı besin kullanmıyorlar. Sindirim sistemi ve makat bölgesine sahip değiller. |
|